Ergenlik; çocukluk ve yetişkinlik çağları arasında biyolojik, psikolojik, bilişsel ve sosyal bir takım değişikliklerin yaşandığı bir dönemdir. Çocukça davranışlar ve olgunluk arasında gel-git yaşayan ergenler için bu dönem oldukça stresli geçer. 18 yaşla birlikte ergenlerin çoğu kendi davranışlarının sorumluluğunu üstlenmeye başlar ve belirli bir olgunluğa erişirler. Bununla birlikte; benmerkezci evreden biraz uzaklaşıp ebeveynlerinin kararlarına saygı göstermeye başlarlar.
Ergenler bağımsız olmak ve kararlarını kendi başlarına almak isterken, ebeveynler onların kendi kanatlarıyla uçmaya başlamalarının erken olduğunu düşünürler. Yaşanan bu çatışma sırasında ebeveynlerin ergenlerle başa çıkabilmek için getirdiği ekstra kısıtlamalar ergenler üzerinde daha fazla stres oluşturur.
Kişiliklerinin gelişim sürecinde ergenler, ebeveynlerinin kural ve değerlerine karşı zaman zaman asi ve reddedici bir tutum sergilerler. Aileleriyle daha az zaman geçirmeye, onlara daha az yakınlık duymaya ve onlara daha az danışıp onların gözlemine daha az ihtiyaç duymaya başlarlar. Daha ileri durumlarda ise hırsızlık, madde kullanımı, risk taşıyan cinsel birliktelik ve suç işleme gibi davranışlar görülebilir. Ebeveynler ise onların arkadaş seçimi, akademik başarısı ve cinsel değeri gibi konularda fazla müdahaleci davranabilmektedirler. Oysa ebeveynlerin bu eleştirel ve kısıtlayıcı tutumu çocuklarını kendilerinden uzaklaştırır. Bu dönem süresince ebeveynlerin daha ılımlı bir tutum sergileyerek onları yakınlarında ve aileye bağlı tutmaları önem taşır.
Yakın ilişkilere sahip olan ailelerde ergenler kabul gördüklerini ve desteklendiklerini hissederler. Bu yakınlığı hisseden ergenler ebeveynlerinin fikirlerine daha fazla önem verir ve zorlu durumlarda onların desteğine daha fazla ihtiyaç duyarlar. Aynı şekilde, kardeşlerle olan ilişkiler de büyük önem taşımaktadır. Sürekli çatışmanın veya düşmanca tavırların görüldüğü kardeşlik sisteminde ergenler ihtiyaç duydukları desteği göremeyerek problemli davranışlar gösterebilmektedirler.
Ergenlik döneminde çocukların çözemediği problemleri ebeveynler kendi başarısızlık ve yetersizlikleri olarak görme eğilimindedirler. Ebeveynler bu duruma bağlı olarak öfke, kaygı ve depresyon gibi duygular yaşamaya başlarlar ve yaşadıkları bu olumsuz duygular ergenler ve ebeveynlerin ilişkisine alınganlık, hayal kırıklığı, mutsuzluk ve çaresizlik olarak yansır.
Ebeveynler; çocuklarını gözetir, onlara rehberlik yapar ve onlardan bağlarını kopartmazlarsa ergenler sağlıklı bir geçiş süreci yaşarlar. Ancak ebeveynler çocuklarına zamansız otonomi sağlayarak onlara aşırı bir özgürlük tanır ve onların yaptıklarını takip etmezlerse ortaya olumsuz sonuçlar çıkabilir.
http://kozmopolitik.com/yazilar/gencle-aile-ici-iletisim-catismalari-ergenlik-13072015.html