Çiftler ilişki içinde birbirlerine ihtiyaç duyarlar ve birbirlerinden beslenirler. Hatta bazı durumlarda çiftler birbirlerine öyle bağlanırlar ki karşı taraf olmazsa hayatlarına devam edemeyeceklerine inanırlar. Böyle bir durum içinde bulunan çiftler ilişkileri kötüye gitse bile birbirinden ayrılamaz, yeni bir başlangıç yapmaya cesaret edemezler. Peki, neden?
Bizi eşimize bağlayan ve ondan ayrılmamızı engelleyen nedenler duygusal ihtiyaçlarımız, ekonomik durumumuz, çocuklarımız ve/veya anılarımız olabilir. Bununla birlikte bir kişiye alıştıktan sonra yeni birinin davranış kalıplarını ve huylarını öğrenmek de bize zor geliyor. Çoğunlukla çiftler ilişkileri çıkmaza girse dahi sorunlarını çözmek ve ilişkilerini yola sokmak için uğraşıyorlar; çünkü ortada büyük bir zaman ve emek yatırımı ile o ana kadar yapılmış fedakarlıklar bütünü var. Birlikte her atlatılan badire yapılan yatırımı artırıyor ve geri dönmek gittikçe zorlaşıyor. Peki, geri dönmekten bu kadar korkuyorsak ve ilişkimize bu kadar bağlıysak, aslında üzerimizde büyük bir baskı yok mu? Yaptığımız seçime sadık kalacaksak ve yeni karmaşalara yelken açmaya niyetli değilsek, eşimizi seçerken ne kadar ince eleyip sık dokumamız gerektiğinin de farkında mıyız? Belki de bir sene içerisinde % 2,7 oranında artış gösteren boşanma sayısı bu kararın ciddiyetinin farkında olmadığımızın bir göstergesidir.
İnsanın kendisinden tamamen farklı biriyle aynı çatı altında bir ömür geçirmesi kolay bir iş değil. Ama madem bu yola baş koyuyor ve bekar olmak yerine bir aile kurmayı tercih ediyoruz; işimizi en baştan sağlama almalı ve ilişkimizi düzgün işleyen bir sistem içine oturtmalıyız. Beklentilerin karşı tarafa düzgün bir şekilde aktarılması, sağlıklı iletişim kurulması ve ilişkiyi canlı tutacak püf noktaların belirlenmesi öncelikli konular arasında. Yeni bir ilişkinin ve/veya evliliğin başında bu noktalar göz ardı edilebiliyor ve küçük bir kartopu ileride karşımıza çığ olarak çıkabiliyor. Bir kadının evlilik doyumunun ilk çocuğunu dünyaya getirdikten sonra ciddi oranda düştüğünü biliyor muydunuz? Evliliklerin daha sağlam olması, ailenin büyümesi ve daha mutlu, huzurlu bir yer olması adına alınan bu karar beklenen etkinin tam tersini yaratabiliyor. Karı-koca sistemi belirli ilkeler ışığında kurulmadığında o sistem çökmeye müsait hale geliyor. Bu nedenle, asıl yardım alınması gereken ve çiftler için önem taşıyan zaman dilimi işte birlikteliğin bu ilk evreleridir; çünkü temeli sağlam atarsanız binanız depremlere de kasırgalara da dayanıklı olur.